Tuesday, October 8, 2013

Guide for erasmus students in Istanbul part I !




Being an Erasmus student is super fun, but it has also its difficulties sometimes. As an Erasmus student in Istanbul I would like to help the future Erasmus students coming to Istanbul. I have made a list with some points that can be useful for you.

First of all, your best friend is Google maps. As you might know or not know, not many people in Turkey speak English. It will be hard to ask for directions or to understand the directions given. Just look up the address of the place you want to go to and do the walking, well I guess you all understand how Google maps work.

Get a student visa, you can’t study here with a tourist visa, which apparently a lot of Erasmus students think they can. You will get in a lot of trouble, like booking a flight back to your country to get the student visa anyways. So get that straight before you come here, or else you will waste a lot of money on a plane ticket.

Like every Erasmus Istanbul related Facebook groups so you won’t miss on the awesome Erasmus events. You will also get thousands of boat party invites. They are not all of the same quality, for example; I went to a party which got cancelled because the police arrested the manager in front of us.  A lot of people recommend the boat parties that ISL (Istanbul Student Life) organises.

Places Eski Beyrut, Araf and Beat are bars/clubs in Taksim where a lot Erasmus students hang out. You are probably going to end up there too, but try also to explore other places. For example I like Hayal kahvesi a lot, you’ll find more locals over there and every day there are different bands playing live music for you.  Alcohol is also pretty expensive in Turkey, so pre drink at you place or go to shot bars. It’s cheaper if you go with a big group and order for example 50 shots and divide that. My favourite shot bars: Montreal and Tektekçi.

Food, who doesn’t love Turkish food? There is a hell load of restaurants and cafes in Istanbul, even if you order something you have no clue about what it is, you will get something tasty. Some popular after going out dishes are: midye dolma, ıslak hamburger and kokoreç. Midye dolma is stuffed mussels, they squeeze a lot of lemon juice on them and they taste delicious. You can find them in a lot of corners at taksim. Islak hamburger means wet hamburger, they have a soft structure and it’s my personal favourite meal after drinking. Than you have kokoreç, I ate it ones and it’s just not my cup of tea, especially regarding they are made of LAMB INTESTINES, I wouldn’t recommend you to eat it but hey if you are open for new things, just try it. Of course you should also try Kumpir, baked/stuffed potatoes, Ortaköy is famous for its Kumpir so maybe you can eat one at your visit to Ortaköy, also try delicious waffles topped with a lot of sweets after your Kumpir.

Transportation is not that expensive in Turkey, but it gets even cheaper when you get a student transportation card. You can apply for it after you receive your student certificate from your school. Than you make an e-appointment at the closest IETT office (make your appointment here www.iett.gov.tr/). After getting a appointment you go to IETT with your student certificate, one photograph of yourself and 10 TL.

Don’t limit yourself with Istanbul, you’re an Erasmus student for God’s sake, you should travel a lot and have fun! Turkey has a lot of cool cities and again transportation isn’t expensive. You could also reach Greece easily from Turkey.

These are my tips for now, there might be a part 2 later. You might miss your family and friends back home and feel a little bit lonely at the beginning, but remember this is a great experience and always try to have fun!

Thursday, September 26, 2013

Bir baktım Istanbul'dayım.

(biletli pasaportlu foto olmazsa olmaz)

Bunu okuyan herkese selamlar.

3-4 senedir en büyük hayalim Istanbul'da okumak veya staj yapmaktı. Daha önce burda bahsettim mi bilmiyorum ama ilerde Istanbul'da yaşamak istiyorum. Fakat öyle hop diye atlamadan önce bi deneyimim olsun, daha önce uzun bir süreliğine kalıp gerçekten istediğim bu mu diye bi test sürüşü yapmak istedim. 3 hafta önce başladı bu deneyim. Erasmusla Doğuş üniversitesine geldim, şubat'tan itibaren ise staj yapıcam. Şimdiye kadar her şey yolunda gidiyor, 2 kızla beraber ev tuttuk, her şey çok güzel çok tatlı. Bazı insanlara erasmusla Hollanda'dan Istanbul'a geldiğimi anlattığımda bana deliymişim gibi bakıyorlar. Yaşadıkları yerin güzelliğini mi fark etmiyorlar yoksa gerçekten kötü bir yer de henüz ben mi bu kötülüğü göremiyorum? Tamam kalabalık bir şehir. Evim mesela Ortaköy'de, bazen Beşiktaş'tan Ortaköy'e gitmek 10 dakika sürebilecekken tam 1 saatimi (!!) alıyor, çırağan caddesine gömsünler beni istiyorum belki ama eve gitmeden önce sahilde bi çay içince hepsi geçiyor. Belki de Istanbul'da yapamazsın sen diyenlerin inadına mutlu olduğuma inanıyorum. Evden okula da baya bi mesafe var, her gün karşıya gidip gelmem gerekecek, 5 sene boyunca liseye yağmur yaş dinlemeden bisikletle gitmiş biri olarak, vapurda çay içerek gitmekte bi harika geliyor. Şimdiye kadar yaşadığım tek bir sıkıntı var onunda Istanbul'la bi alakası yok. Ailemi ve arkadaşlarımı özlemeye başladım, ilk kez bu kadar uzak kalıyorum onlardan. Fakat onlardan uzak kalmakta bana olgunlaşmak ve kendi ayaklarımın üzerinde durmayı öğrenmek olarak geri dönecek biliyorum. Mesela, ilk kez kendi başıma perde astım, ilk kez çamaşır yıkadım, elektrik/doğalgaz/su açtırma işleriyle uğraştım. Bunları yapmak yavaş yavaş büyüdüğümü hissettiriyor. 

Gelelim 3 haftadır neler yaptığıma;






Tabi ki rock'n coke'a gidip çadır kurdum, birbirinden güzel şarkılar dinledim birbirinden güzel insanlar gördüm. Yasemin Mori'nin nolur nolur nolur şarkısında dans ettim, Shantel'de göbek attım, Prodigy'de çok çok yükseklere zıpladım. 





Hollanda'dan Istanbul'a staj yapmaya gelen arkadaşım Özlem'le buluştum. Limonlu Bahçe'ye gittik beraber, Limonlu Bahçe çok tatlı diyil mii? Ardından bende kaldı ve Ortaköy'de yeni açılan Rockers'da Rol dinledik. 

Tutacağından emin olmadığımız dilekler diledik.

Çay içtik ve kalabalığın sesini dinledik.

Geçen hafta perşembe günü ilk kez okula gittim, şansıma Hollanda'daki okulumdan Ines'de doğuş üniversitesinde erasmus yapıyor, okula beraber gittik. Doğuş'ta ki diğer erasmus öğrencileri cumartesi günü bir gemi party'si olduğunu söylediler ve bizi de davet ettiler. Boat party? Yes of course! 5 saat boyunca Boğaz'ın üzerinde party yapmayı kim istemez dedik ve gittik. Gemi kalktı, 5 dakika belki gitti ve iskeleye geri döndü. 2 polis bindi gemiye, organizatörü aldılar ve party iptal oldu adkahf. Bu cumartesi telafi party'si olacak, umarım buda boş çıkmaz. 

Ines, ben ve diğer tanıdıklarımız Taksim'e gitmeye karar verdik iptal edilen gemi partysinden sonra.


Gemi party'sine ne kadar üzüldüğümüzün ispatı.



Ben Amsterdam'ı bıraktım, Amsterdam beni bırakmıyor.

Okula böyle gitmek okula gidiyormuş hissi vermiyor. Oha başardım şuan burdayım gerçekten dedirtiyor her seferinde.

Sunday, September 23, 2012

Spotlight #1: Ceylan Ertem

Selam postlarımı okuyan nadir insan, şimdi ben Spotlight diye bir postlar serisi düşündüm. Aklıma estikçe dinlediğim/sevdiğim gruplardan ve şarkıcılardan bahsedeceğim, bu çok bilinen biri/birileri de olabilir ama az tanınan da olabilir. 

Hazır yeni albümü çıkmışken Ceylan Ertem'den başlamak istedim. Ceylan Ertem'i ilk kez solisti olduğu Anima grubunun Joker şarkısı sayesinde dinledim. Ceylan Ertem'in ilk albümü Anima ile birlikte olan albümüydü, 2007'nin sonlarına doğru grup dağıldı. 2010'da ilk solo albümü 'Soluk' çıktı ve ben yine kendimi Ceylan Ertem dinlerken buldum. Soluk'ta 40’ ı aşkın müziyen çaldı. Her Ceylan Ertem bestesi bu müzisyenlerin kulaklarından ve ruhlarından geçerek yepyeni biçimlere girdiler ve kocaman bir orkestra oluştu. Ortaya 'İnsandık', 'Sombahar', 'Gidip dinlenmeliyim' gibi dinlemeye doyamadığım nefis  parçalar çıktı.

Ceylan Ertem - İnsandık 

Ardından Hollanda'ya gelip içinde Behzat Üvez'in bulunduğu Baraná grubuyla birlikte Xenopolis'in kayıtlarına başladılar. Xenopolis: An ode to Istanbul, is a metaphor for the unlimited possibilities and fears of modern times, representing the conflict between the urban space and the individual. Twitter'da Hollanda'nın bir çok yerinde konser vereceğini okuduğumda tabi ki küçük bir çığlık attım. 'Dansapolis', 'Simit Mimit', 'Yeraltı' ve cover'ını yaptığı 'Sen affetsen ben affetmem' gibi parçaları canlı dinledik, 

ruhumuzu dinlendirdik. 
Ceylan Ertem & Baraná - Sen affetsen ben affetmem

Ve şimdi 2. solo albümü 'Ütopyalar Güzeldir' ile karşımızda. Geçtiğimiz hafta albüm lansmanı için verdiği Abbasağa parkındaki konserinin görüntülerinden biraz dinleme fırsatım oldu. Yine büyüleyen şarkılar, dinlerken küçük masallar dinliyormuşum gibi hissettiren şarkılar.. İlk klip 'ne olursan ol gelme' şarkısına çekilmiş, albümü fizy'den 4 gün boyunca dinleyebilirsiniz ve tabi ki D&R'lerden satın alabilirsiniz. Hollanda'dan fizy'ye giremediğim için, ve en yakın D&R bi 3000 km uzaklıkta olduğu için bekliyorum bakalım, Türkiye'ye gidecek olan arkadaşlarıma duyurulur, bana güzel bir hediye olabilir. Yoksa albümü bahane edip İstanbul'a mı gitsem?
Ceylan Ertem - Ne olursan ol gelme

Ve son olarak Ceylan Ertem sık sık Beyoğlu Hayal Kahvesinde 'Sezen Aksu Tribute' konserleri veriyor. Maalesef İstanbuldayken denk gelmedi bana yoksa kesinlikle kaçırmayacağım bir şeydi. Şunu da bi izleyin kendiniz görün bence.
Ceylan Ertem - Sezen Aksu Tribute

Bunlarda Deventer konserinden çektiklerimiz;
 
Ceylan Ertem'in menajeri Defne Turaç, dünya tatlısı bir insan.


Biraz uzun bir post oldu kaç kişi sonuna kadar okur bilmiyorum ama ben yazarken çok zevk aldım, devam'mı Spotlight'a? 

Bazı bilgileri facebookta ki 'Ceylan Ertem Official' sayfasından aldım.